
Değerli meslektaşlarım!
Kıymetli mücadele arkadaşlarım
Toplu sözleşme masasına sayılı günler kala taleplerimizi yüksek sesle dile getirmek, hakkımızı aramak için bugün buradayız.
Hepiniz hoş geldiniz.
Onur verdiniz.
Güç verdiniz.
Bugün burada konuşma yapmak için durmuyorum.
Ben bugün buraya meslektaşlarımın sesine ses olmak için çıktım.
Yıllardır duyulmayan,
yıllardır ertelenen,
yıllardır görmezden gelinen gerçekleri
bu alanda haykırmak için buradayım.
Ve bu onur tarif edilemez.
Bizim sorunlarımızı bizden başka kimse bilemez.
Bizim taleplerimizi bizden başka kimse dillendiremez.
Ama bize ne yaptılar?
Yıllarca mış gibi yaptılar.
Bizi dinlemiş gibi yaptılar.
Sorunlarımızı çözüyor muş gibi yaptılar.
Masalara oturdular.
Ama taleplerimizi içeri dahi almadılar.
Ve sonunda birkaç hamasi sözle, yalan sattılar.
Yetmedi mi?
Yetti!
Bu tiyatronun seyircisi değiliz!
Biz senaryoya artık razı değiliz!
O eski dönem bitti!
Artık yetti diyoruz.
Artık söz sırası bizde!
Ve buradan yetkililere sesleniyoruz:
Mış gibi yapmayın!
Bu alanın sesine kulak verin.
Bizler mühendisler ve teknik hizmetler sınıfı olarak,
ülkemizin tüm yatırımlarının mimarlarıyız.
Altında bizim imzamız olmayan neredeyse proje yok!
Bu ülkenin gelişiminde, dönüşümünde, ilerleyişinde bizler varız.
Küçük bir örnek vereyim:
2024 yılında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nda 50 projeyi tamamladık.
Toplam değeri 112 milyar lira
ve yine aynı bakanlık için
2025 yılı için teklif edilen yeni projelerin bedeli
482 milyar lira.
Bu projelerin yürütülmesinde, denetlenmesinde, işletilmesinde, raporlanmasında kim var?
Bizler varız!
Bu sadece bir bakanlık.
Diğerlerini saymıyorum bile.
Hal böyleyken,
hükümetin reklam yüzü tüm projelerde bizler sorumluyken,
bunu özellikle üstüne basa basa söylüyorum.
Yerli ve milli ile başlayan tüm projelerde bizim imzamız varken
bütün yük bizim sırtımızdayken
maaşlarımıza gelince kimse ortada yok!
Maaşımızı söylemekten utanır olduk!
Tüm halkımız bilsin ki
bizler yoksulluk sınırının altında maaşlara mahkûm edilmiş durumdayız.
Bir kamu mühendisi 60 bin lira,
bir kamu mühendisi emeklisi ise 30 bin lira maaş almakta!
Bu kadar büyük projelerde emeği olan bizlere,
aktif çalışırken yoksulluğu,
emekli olduğumuzda da açlığı layık görmektedirler.
Ve bu durum maalesef günden güne daha da kötüye gitmektedir.
Bizler bir yandan ülkemize projeler kazandırırken,
diğer yandan ay sonunu nasıl getireceğimizi hesaplıyoruz.
Bir yandan yurdun dört bir yanını metrolarla, milli trenlerle örerken
diğer yandan pazardan meyve sebze seçiyoruz.
Bir yandan havalimanlarında pistler yapıp, hava trafiğini düzenlerken
diğer yandan markette indirim kovalıyoruz.
Bakın! Bu tablo artık sürdürülebilir değil.
Bıçak kemiği geçti.
O kemik artık parçalandı.
Bu sesi duymayan varsa, kulaklarını tıkamış demektir.
Artık sesimize kulak verin!
3 sene öncesine kadar denk ücretler aldığımız meslek gruplarının bazıları
2 katımız, bazıları ise 3 katımız maaş almakta!
Bizlerin hiç kimsenin maaşında gözü yok!
Onların maaşına talip değiliz!
Lakin bizlere gelince
tekil düzenlemeye karşı olunan,
ama diğer meslek gruplarına gelince hiç düşünülmeden yapılan
Meslek Kanunu’na talibiz.
Başka meslek grupları ile birlikte bizlere de söz verilen
ek gösterge artışlarına talibiz!
Hani nerede tekniker, teknisyene verdiğiniz 3600 ek gösterge?
Nerede mühendisin, mimarın 6400 göstergesi?
Sendikalarımızın kurulma nedenlerinden olan,
kırmızı çizgimiz, olmazsa olmazımız:
Mühendislik Meslek Kanununu hayata geçirin!
Dediğim gibi artık dayanacak gücümüz kalmadı!
İdare edecek seviyeleri çoktan geçtik!
Meslek kanunumuz çıkana kadar,
ücretlerde artış yapılması şarttır!
Şimdi açık ve net söylüyoruz:
Aldığımız riskler,
taşıdığımız sorumluluklar,
gece gündüz demeden üstlendiğimiz görevlerin
hiçbir karşılığı yokmuş gibi davranılıyor!
– Risk ve sorumluluk tazminatı derhal verilmeli
– Ek ödemeler yeniden düzenlenmeli
– Arazi tazminatları ve harcırahlar, ülkenin mevcut çarşı/pazar koşulları dikkate alınarak
en azından görevdeyken masraflarımızı karşılayıp cebimizden para çıkmayacak seviyeye getirilerek
– Ek gösterge yansıma oranı arttırılarak
tüm aldığımız ödemelerde emekliliğe yansıtılarak
hem çalışan mühendis ve teknik personele
hem de emeklisine nefes aldırılmalıdır.
Evet, ne acı ki bizlerin acilen nefes aldırılmaya ihtiyacı var.
Bu miting bir son değil, bir başlangıçtır!
Bugün Ankara’dan ses verdik.
Taleplerimiz karşılanmadıkça
yarın tüm şehirlerde daha güçlü sesle,
daha örgütlü yapılarla,
daha kalabalık meydanlarda olacağız!
Ve şunu da kimse unutmasın:
Eğer sesimiz duyulmazsa,
eğer bu sessiz çığlık yok sayılırsa,
o zaman bu meydan bir miting alanı değil,
bir direniş alanı olur!
Ne eylemden kaçarız,
ne mücadeleden geri dururuz.
Gerekirse iş bırakırız,
ama hakkımızı bırakmayız.
Şimdi son kez sesleniyorum:
– Yoksulluk sınırı altında maaş alan hiçbir mühendis kalmamalı!
– Mühendislik Meslek Kanunu çıkarılmalı!
Bu kanun çıkana kadar bu yürüyüş bitmeyecek!
Sözlerimi tamamlarken,
büyük büyük sendikalara rağmen,
yalnız kalırız demeden yanımızda duran,
destek olan sizlere
şahsım ve yönetim kurulum adına teşekkür ediyorum.
Yolumuz uzun olabilir,
ama biz birlikte oldukça
hiçbir yol bizi korkutamaz!
İnancımız tam,
kararlılığımız net,
sesimiz gür.
Görüşmek üzere,
Allah’a emanet olun!
Bir yanıt yazın